Hülya Koçyiğit’in müzik yeteneğinin genlerinden mi geliyor sorusu üzerine Bedia Akartürk, “Annemin de babamın da sesi çok güzelmiş. Ben de konuşacağıma türkü söylermişim. Ödemiş Musiki Cemiyeti’ne giderken oraya aşkla gelen insanlar olduğunu gördüm. Çok şanslıydım. Türküleri yaşayarak söylemeye çalıştım. Benim tek amacım türkü söylemekti.”
Her yörenin kendine özgü söyleyiş biçimlerinin olduğunun altını çizen Akartürk, “Her yörenin nağmesini bozmadan okumaya çalışırım. O türkü o yörede nasıl okunuyorsa, ben de öyle okumaya çalıştım hep. 3000’in üzerinde türkü biliyorum. Bizim türkülerimiz çok zor, hepsinin ayrı ayrı kokusu var. Türkülerimiz neşemizi ve kederimizi dile getiriyor. Askere giden genç ne dinleyecek türkü dinleyecek. Genç kız evlenince ne dinleyecek türkü dinleyecek. Bir insan bir türkü dinlese bir kitap kadar bilgi öğrenir.” dedi.
İzmir Ödemiş’te bulunan Bedia Akartürk Sanat Müzesi’ne değinen Akartürk gençlere de şöyle seslendi: “Müze açalım diye bana çok yerden teklif geldi. Ama ben Ödemiş Musiki Cemiyeti’nde yetiştim. Bu yüzden orada açmak istedim. Müzede 26 yörenin kıyafetlerini giydirdim. Konserlerde sahnede giydiğim kıyafetleri de orada sergiliyoruz. Oraya değerli şeyleri koydum. İşlemeleri, nakışları koydum ki unutulmasın. Yakın zamanda yeni bir albüm yapacağım. Eski eserler unutulmasın diye. Gençlere nasihatim türkülerimiz çok güzel değiştirmesinler. Çok çalışsınlar, yörenin özelliklerini korusunlar. Türkü okusunlar da nasıl okurlarsa okusunlar.”