1980'li yıllara damga vuran, Türk Sanat Müziği'ne adını altın harflerle kazıyan bir isim Metin Milli. Seviyorum İşte, Vurgun, Şarkılara Sordum, Pişmanlık ve Çiçekler Yasta gibi birçok hit eserle damga vuran Metin Milli, 1999 yılında şöhretinin zirvesindeyken aniden müzik dünyasına veda etti. Son 15 yıldır da medyadan uzak duruyor. 'Seviyorum İşte' şarkısını TRT ekranlarında seslendirirken giydiği pelerini ve arkasında tempo tutan kırmızı ceketli vokalistleriyle sosyal medyada sık sık caps'leri dolaşan Metin Milli hakkında kimi zaman da maalesef vefat ettiği şeklinde haberler çıkıyor. Ekranlardan uzak olduğu için bu tarz söylentilere neden olan usta sanatçı yıllar sonra ilk kez Akşam Gazetesi'nden Yasemin İlan'a konuşmuştu.
EKRANDA KALİTELİ PROGRAM YOK
15 yıldır televizyona çıkmama nedenini sorduğumuz Metin Milli, bu kararının nedenini şu sözlerle anlattı: "Birden fazla konuğun olduğu bir yayına hiçbir zaman çıkmadım. Birkaç kez istisna olmuştur fakat diğer konuklar değişik bir alanda faaliyet gösteren sanatçılardı. Bir de kimse kusura bakmasın ama özel kanallarda Türk Sanat Müziği'ni yansıtacak, onu lanse edecek kaliteli program yok. Yakın zamanda bir tek Bülent Ersoy ile Mustafa Keser iyi bir program yapmayı başardı. Ama o da üç gün sonra kavga ettiler yayından kaldırıldı. Sibel Can ve Hakan Altun'un yaptığı programı da çok beğeniyorum. Hatta beni de davet ettiler, Polat Yağcı ısrarla çağırdı ama ben kabul etmedim. Çünkü o tür bir programda malzeme olmayı istemedim."
'FENOMENLİK VASFIM VAR'
Usta sanatçı "Tiyatro geçmişi de olan bir sanatçısınız. Resim, tiyatro ve müzik sizin başarılı olduğunuz alanlar, hangisi sizin için daha önde, hangisi sizde daha anlamlı?" şeklindeki soruya karşılık "Tiyatro etkinliği içinde olduğum yıllar, üniversite dönemine rastlar. Tamamen, amatör bir çerçevede gerçekleşmiştir. Resim ise, diğer alanlardaki yoğunluğum nedeniyle, zaman zaman ara verdiğim bir çalışma alanımdır. Ancak ve elbette ki ses sanatçılığı, toplumun bendenizi bir fenomen olarak konumlandırdığı öncelikli vasfımdır" dedi.
TÜRK SANAT MÜZİĞİ KISIR DÖNGÜDE
Müzik piyasasının bugünkü durumunu değerlendirmesini istediğimiz Metin Milli, "Türk Sanat Müziği dalında üzülerek ifade etmek isterim ki; yakın bir gelecekte sektöre can suyu verecek bir çabayla ve inançla yola çıktığına inandığım hiçbir örnek yok. Kaldı ki; halihazırdaki ortam da, olanaklar da böyle bir çabayı desteklemiyor. Bu kısır döngünün olumlu bir zemine oturabilmesi için, yazılı ve görsel medyanın desteğine şiddetle ihtiyacı olduğunu düşünmekteyim" diye konuştu.
MEŞHUR PELERİNİN HİKAYESİ
'Seviyorum işte var mı diyeceğin?' şarkısını seslendirirken giydiği pelerin halen daha konuşulan Metin Milli, "Erkek kostümleri sınırlı bir alan içerisinde hazırlanabilir. Farklılık ve değişiklik yapmak çok özenli bir dikkat ve beceri ister. En ufak bir yanlış uygulama, efemine bir görüntü yansıtabilir ve bu da kritik bir eşiktir. Meşhur pelerin de; ciddi bir araştırma ve çalışma sonucunda hazırlanmıştı. O kadar ki, pelerinin tarihçesini bile incelemiş ve herhangi bir yanlış algıya mahal vermemek için titizlik göstermiştim. Nitekim, bunca yıl sonra dahi, hâlâ konuşulmakta ve irdelenmektedir" dedi.
ZEKİ MÜREN'LE KOSTÜM YARIŞI
Pelerini giydikten sonra yakın arkadaşı Zeki Müren'in de pelerinle sahneye çıktığını hatırlatan Metin Milli usta sanatçıyla anılarını şu sözlerle anlattı: "Sahne kostümleri konusu, zaman zaman sohbetlerimizde yer almıştı. Hatırladığım kadarıyla, rahmetli Zeki Bey de 2-3 çok renkli, payetli pelerin kullandı. Bir konser programımda, tek yakası kırmızı saten kumaş olan bir smokin giymiştim. Telefon açıp, "Yahu ben bunu neden daha önce düşünmedim" diyerek, şakayla karışık ne denli hayran kaldığını iletmişti. Zeki Müren bu. Hiç durur mu! Kısa bir süre sonra, tek yakası mavi saten olan bir smokinle bir TV çekimine katıldı. Bu kez telefon açıp takılmak sırası bendeydi."
HANDE YENER VE GÜLŞEN'İN SAHNE KOSTÜMLERİNE METİN MİLLİ YORUMU:
MÜZİK DİNLENMİYOR SEYREDİLİYOR
'Ses sanatçılarının sahne kostümlerini nasıl buluyorsunuz? Örneğin Gülşen ve Hande Yener sıradışı giyiniyor ve çok fazla eleştiri alıyor, siz ne düşünüyorsunuz sahne kıyafetlerinin seçimi konusunda?' şeklindeki soru üzerine Metin Milli şu sözleri dile getirdi: "Bahsettiğiniz isimler pop müziği sanatçıları ve kesinlikle ilgi alanım dışındalar. Özellikle bu dalda, müzikalitenin değil de, fizikselliğin izlendiği gerçeği göz önünde tutulduğunda, kıyafetlerini yorumlamanın anlamsız olur. Ne gariptir ve ne esef vericidir ki; müziğin dinlenmediği ve fakat seyredildiği (!) bir süreçte olduğumuzu ifade etmek mecburiyetindeyim."
ÜÇ TÜP KANLI DRAKULA'YA ÇOK GÜLÜYORUM
"Seviyorum işte var mı diyeceğin?' şarkısının görüntüleriyle yapılan paylaşımlarda 'Türkiye'nin Sith Lord'u', 'Metin Milli yanına üç tüp kan alıp Drakulalı klip çekmiş', 'Yaptığım ekmek Metin Milli'nin sesine benzedi, sert ama güzel' şeklinde paylaşımlar yapılıyor. Sizi de güldürüyor mu bu espriler?" sorusu üzerine Metin Milli, "Sosyal medya ile ilişkim çok sınırlı. O bahsettiğiniz türdeki yorum ve dokundurmaların farkındayım. Doğrusu, yegâne tepki türüm tebessüm etmek ve hatta bazen gülmekten ibarettir. Düşünün ki; esprilere konu olan görüntüler, 30-35 yıl öncesine aittir ve bu da günümüze kadar taşınmış olmanın ayrıcalığını ifade eder. Bence çok kıymetlidir" diye konuştu.
SAHNE HAYATINI AMBALAJLAYIP RAFA KALDIRDIM
"Sahnelere dönme planınız var mı? Biz sizin sesinize hasret kalmış bir nesil olarak sizi tekrar ekranlarda görmeyi ya da hiç değilse şarkılarınızı dinlemeyi çok arzu ederiz, bu mümkün olacak mı?" sorusu üzerine Metin Milli, "Sahnelere dönmek ve ekranlarda olmak, ambalajlayıp rafa kaldırmış olduğum etkinliklerdir" diyerek şunları dile getirdi; "Bu güne değin, üretmiş olduğum 15 albümle dinleyicilerimin kulaklarına hitap etmekle yetineceğim. Bundan böyle, topluma, düşüncelerim ve söylemlerimle, kâh yazarak kâh ta sözlü olarak ulaşmak arzusundayım."
NARSİST DEĞİL ÖZGÜVENLİYİM
"Hikayem adlı kitabınızda "Biraz sıkılarak dillendirdiğim bu kendine övgüde ve tevazuu öteleyen tavırda 'Narsizim' kokusu yayılabilir ama ben özgüven duygusuyla bahtiyarım." Acaba sizi narsist olarak nitelendirenler de oldu mu hayatınızda?" sorusuna karşılık Metin Milli "Basın organları ile yakın ilişkiler içinde olmaya başladığım ilk yıllarda, sadece 1-2 kez narsist yakıştırmasıyla muhatap olmuştum. Ancak, temelsiz olması ve sadece kişisel bir yanlış algıdan kaynaklanması nedeniyle çok kısa ömürlü bir değerlendirme olarak kalmıştı" diye konuştu.
MEŞAKATLİ VE İLGİNÇ BİR HAYATIM OLDU
Hayat hikayesi için kitabında 'meşakkatli ve ilginç' tanımlamasını yapan Metin Milli bu konu hakkında şu sözleri dile getirdi: Meşakkatli bir serüveni, çok çalışarak, basamakları teker teker azimle ve inançla tırmanarak, bilgi ve beceriyi akıllıca harmanlayıp kazanımları hazmetmesini bilerek, determinizmin temel prensiplerini asla göz ardı etmeyip bilinçli bir projeksiyon izleyerek ve bence en önemlisi, sabırlı olmayı şiar edinerek yaşadığımı düşünmekteyim. Kitabımda, "Başarısız başarılar" metaforunu, özellikle İstanbul, Kalamış'ta inşa edip, Gazino-Restoran-Kafe konseptinde çalıştırdığım "Belvü" adındaki mekânla alakalı döneme atfen kullanmıştım. Yaşadığım olumsuzlukları, kitabımda detaylıca anlattım. Sanat hayatımın her safhasında, özgünlüğü ve kaliteyi öncelemiş olduğum, bilinen bir gerçektir. Maddi menfaat, hiçbir zaman ve hiçbir şekilde, hedefim olmamıştır. Realist bir pencereden bakıldığında, bu idealist ve hatta bir bakıma romantik yaklaşımın çok ta doğru olmadığını, samimiyetle itiraf etmek isterim. San'at camiası diye adlandırdığınız kişilerce oluşan ortamda, beni hayâl kırıklığına sürükleyen sayısız örnek vardır. Bu örnekler, saymakla bitmeyecek kadar çoktur. İsim zikrederek ifşa etmenin de polemik üretmekten başkaca bir işe yaramadığını düşünüyorum. Bununla beraber, kitabımda, rumûzlarla değindiğim sınırlı sayıda olanlar vardır. Bu olumsuzlukların, düzeysizliklerin ve sığlıkların temel nedenleri olarak; cehalet, eğitimsizlik, kifayetsizlik ve kişilik bozuklukları olarak özetleyebilirim.
PETROL ARAMA SEKTÖRÜNDE BAŞARILI İŞLER YAPTIM
Bugüne kadar yaşadığı hayattan ötürü şükür ettiğini söyleyen Metin Milli şunları dile getirdi; "Yüce Allah'a, bana bahşettiği kader yolculuğu için, daima şükrederim. Çok az fâniye nasip olabilecek değerlere ulaştığımı, gururla hissediyorum. Anadolu'nun bir ücra kentinden gelir gelmez çalışmaya başlamış, bir yandan da iki ayrı fakültede tahsil görmeyi başardıktan sonra, kendi şirketini kurarak 25 yıl süreyle ve özellikle büyük yabancı firmalarla beraber, Türkiye'nin petrol arama sektöründe hizmet vermiş birisi olmaktan hep gurur duymuşumdur. 45 yıllık sanat hayatımla ilgili söz etmemin gereği olmadığını, bu satırlara da sığdırılamayacağını düşünüyorum. Kaldı ki; gerçekleştirmiş olduğum yenilikler, farklılıklar ve ürünler, toplumun malûmudur. Vurgulamam gereken en önemli şey ise; Allah'ın lütfu ve toplumun alicenaplığı ile bana bahşedilen sevgi, saygınlık ve asla erozyona uğramamış olan takdir duygularıdır. Benim için, yaşamımın en kıymetli ödülleri bunlardır."
İKİ UYDURUK KAYITLA SANATÇI OLUNMAZ
"Kendi döneminizde medyanın müziğe bakış açısıyla bugünkü medyanın müziğe bakış açısı sizce nasıl? Bir denetimsizlik olduğunu düşünüyor musunuz?" sorusuna karşılık usta sanatçı "Kalite kontrolü olmayışının ve denetimsizliğin ne denli olumsuzluklar yarattığını, aklı selim sahibi herkesin idrak ettiği muhakkaktır. Sayısız özel radyo ve televizyon kanalları furyası ortamında, elindeki bir-iki uyduruk kayıtla sanatçı olarak izleyici ve dinleyiciye sunulanlarla nasıl bir yozlaşmanın içine savrulduğumuzu takdirinize bırakıyorum" şeklinde konuştu.
METİN MİLLİ'Yİ ŞAŞIRTAN SORU
"Esasında siz, tiyatro ile müzik başarınızı birleştirerek sahneye çıkıp şarkılarınızı seslendirmiş bir isimsiniz. Çünkü sahneyi 1980'li yıllarda tiyatro gibi renklendiren, şarkılara göre konsept belirleyip kıyafetler diktiren bir isimsiniz. Bunu siz nasıl yorumlarsınız?" sorusuna karşılık Metin Milli, "Tespitinizden dolayı sizi kutlamak isterim. İtiraf etmeliyim ki; bugüne değin gerçekleşmiş olan sayısız röportajımda, bana bu farkındalığı yansıtan olmamıştı. Yaklaşımınız ve tespitiniz tamamen doğrudur. Zira; TV programları, ağırlıklı olarak görselliği yansıtır. Seyircinin, dinlediği müziğin yanı sıra, birçok görsel yansımalardan da etkilendiği bir gerçektir. Dolayısıyla, kostümlerin, sahne düzeninin, ışıklandırmanın ve solistin teatral aksiyonlarının fevkalade önemli olduğunu söylemek isterim. İcra edilen şarkıların ruhlarına ve içeriklerine katkıda bulunacak jest ve mimiklerin de çok etkileyici olduklarını düşünmekteyim. İşte bu nedenlerle ve tam da sizin ifade ettiğiniz üzere; günün koşullarının elverdiği oranda, gereğini yaptığımı düşünüyorum" dedi.
Yorumlar (0)