4 yıl önce Konya'ya imza gününe giden Gülden Karaböcek'ın görüntüleri yıllar sonra 'Gülden Karaböcek çorbacı da sahne aldı" haberleriyle sosyal medyada trend topic olarak gündem oldu. Üzerine Demet Akalın'ın açıklamaları çok konuşulurken, Gülben Ergen, Hande Yener, Berksan gibi sanatçılar Karaböcek'e destek verdi.
Karaböcekler... İşte o tarihi fotoğraf!.. Neşe Karaböcek, Gülden Karaböcek ve Atilla Alpsakarya aynı karede!
Neşe Karaböcek ve Gülden Karaböcek, bu ülkenin iki önemli değeridir.
Her ikisiyle de defalarca röportaj yapmış birisi olarak, yaşadıklarını belki de kader olarak yorumlamak gerekiyor. Tıpkı Emel Sayın'ın 'Neyin Var?' şarkısında söylediği gibi; 'Kaderi zorlama hiç anlıyor musun?' dizelerinde ki gibi... Ne diyordu orada Sayın; "Gel artık geleceksen aşk dediğin bu mudur? Bilinmez kim kaybeder bu gönül oyunudur. " Aşk yazılımı üç harf olsa da anlatımı kelimeler, sayfalar alabilir...
Tarihi aile fotoğrafı... (1962)
Neşe Karaböcek henüz 20 yaşında (ortada), o zaman ki eşi Atilla Alpsakarya (Yukarıda sol başta), Gülden Karaböcek henüz 9 yaşında (önde aşağıda sağ köşede), Cengizhan Alpsakarya (Yukarıda en sağda Atilla Alpsakarya'nın kardeşi. Gülden Karaböcek'in 1983 yılında Londra da London Palladium da ki konserini organize etmiştir ilerleyen yıllarda) - Gülcan Karaböcek (aşağıda sol başta henüz 6 yaşında), ortada Gülden ve Gülcan Karaböcek'in Abisi Taner Göktürk (17) toplu aile fotoğrafında görülüyorlar.
Radyo Dergisi'ne röportaj veren Karaböcek Kardeşler'in Babası Orhan Göktürk yaptığı açıklamada; "1938 yılında Tezcan doğdu , 1942 yılında Neşe Can doğuyor, Neşe 5 yaşında iken 'Tin Tin Tini Mini Hanım'ı okudu. Ardından Allome'yi okudu... Yaşı 4 yaş büyütülerek 14 yaşında sahneye çıkmaya başlıyor... Aynı yıl ilk albümü ' Sonsuz Karanlıkta Leylam'ı yayınlıyor. 1945 yılında Gülden ve Gülcan'ın Ağabeyleri Taner Göktürk dünyaya geliyor... Saniye Gülden Göktürk, 1953 yılında Ankara doğdu. 14-15 yaşında ilk plağını Pathe Grafson firmasından yayınladı. İlk albümünde Orhan Gencebay- Arif Sağ gibi üstatlar eşlik etti. Ankara Radyosu'nda Yaşar Aydaş'tan şan, nota ve solfej eğitimi aldı...
Neşe - Gülden Karaböcek
Tezcan - Neşe Can Karaböcek Kardeşler
Karaböcekler.... 8 Nisan 1954, Gülden Karaböcek henüz bebek ve kucakta, altta sağ köşede. Üstte Tezcan ve Neşe Can Karaböcek.
Neşe - Gülden Karaböcek'in annesi Arife Göktürk.
Sosyal medya hesabından Gülden Karaböcek'in 4 yıl önce Konya da çekilerek yeniymiş gibi internette paylaşılan videosunun altına; yazan Demet Akalın, sanatçının hayranlarını üzdü... Demet Akalın'ın bir aile dramıyla eğlenmesi şık değil... Zira fotoğrafta da görüldüğü gibi Gülden Karaböcek henüz 9 yaşında, 14-15 yaşında da ilk albümünü yapmış... Hayat bu, insanın başına ne geleceği belli olmaz. Kimseyi kınama, kınadığın gelir başına derler. Demet Akalın gerçekten de ayıp etti. Biraz mecraları takip etmiş olsa Gülden Karaböcek'in konser programlarında sürekli canlı okuduğunu bilir. Playback yapmaz.
Gülden Karaböcek - Olcay Ünal Sert (The Marmara, 2003)
Gülden Karaböcek ile rock ve cazcıların mekân Ghetto'ta da konser verdikten sonra yaptığımız 4 Nisan 2010 tarihinde Olcay Ünal Sert'in Milliyet'te yayınlanan "Yalnızlığa Alıştım" başlıklı röportajda; "Rock ve cazcıların mekanında söylemek nasıl bir duygu? sorusuna sanatçı; "Demek insanın 40’ından sonra, mekanı da okuduğu tarzı da değişiyormuş! Sevenlerimle buluştuktan sonra mekan fark etmiyor." yanıtını vermiş.
Gulden Karabocek The Marmara Otelinde - (Fotoğraf Copyright - Olcay Ünal Sert 29.1.2003 )
Gülden Karaböcek ile Uzan döneminin Star'ına 22 yıl aradan sonra yaptığımız söyleşide "Hayatım şarkılarım gibi yalnızlık, ıstırap ve acı dolu" demişti. Yıllar sonra sessizliğini bozduğu The Marmara Oteli'nde yaptığımız bu söyleşide sanatçı; özel hayatıyla ilgili olarak, şartların kendisini zorladığını belirterek, "Aldatıldım, oyuna geldim" diyerek özetlemişti. Kendisinin kullanıldığını belirten Karaböcek, eniştesi Atilla Alpsakarya ve Neşe Karaböcek'in boşanma arefesinde farklı hesaplar içerisinde olduğunu iddia ederek, eniştesinin Unkapanı'nda ki dükkanı alma peşinde olduğunu, Ablasının da kendisini sahnelerde istemediği için anne ve babasına kötüleyerek müzik piyasasından silmek istediğini iddia etmişti.
Gülden Karaböcek, Atilla Alpsakarya'nın kendisine gizli kaydedilmiş bir ses kayıdını dinlettiğini belirterek; o konuşmada ablası Neşe Karaböcek'in eşini hiç suçlamadığını kendisini suçladığını belirterek küçük yaşta kurban edildiğini anlatmıştı. Yapılanların danışıklı dövüş olduğunu belirten Gülden Karaböcek; Pathe Grafson firmasından çıkan ilk albümlerini Gülden Göktürk olarak çıkarsa da basının ablasının meşhur olmasından dolayı ismini ısrarla Gülden Karaböcek olarak yazmasından dolayı soyadı üzerine yapışmış kalmış...
Gülden Karaböcek ve gazeteci Olcay Ünal Sert, CNN Turk Stüdyosunda Saba Tümer'in programında.
Şarkılarında anlattığı aşk acısıyla ‘Hüzün Kraliçesi’ olarak anılan Gülden Karaböcek, 2010 yılında Milliyet gazetesine yaptığımız söyleşide 'aşk' için; “Her şey özlem duyarken güzel belki de. O duygusallık bir araya geldikten sonra bitiyor. Sihir bozuluyor. Aşk uzun sürmüyor” diyor.
"Bergen ‘Acıların Kadını’ olarak anıldı, siz de ‘Hüzün Kraliçesi’ olarak anılıyorsunuz." sorusuna efsane sanatçı Gülden Karaböcek;
"Bazı şeyleri isteseniz de silemiyorsunuz. Sevenler öyle uygun görüyorsa, o kalıyor. Etiket oluyor. Hüzünlü şarkılar, ayrılık temaları böyle bir unvanı beraberinde getirdi." diyor.
Magazinsortie.com Yayın Yönetmeni, Gazeteci Olcay Ünal Sert ve Gülden Karaböcek Kayseri turnesinde, Develi de bulunan Hızır A.S. makamını ziyaretlerinde çekilmiş bir kare. (2005, Kayseri)
"Neşe Karaböcek de çok önemli bir sanatçı. Ablanızla barışmayı düşünüyor musunuz?' soruma Gülden Karaböcek; "Biz onunla annemin cenazesinde zaten barışmıştık. Benim küslüğüm yok." yanıtını vermişti.
Neşe Karaböcek'e de Bakırköy Cem Karaca Kültür Merkezi ile The Marmara Oteli'nde yaptığımız röportajlarda "İkinizde çok sevdiğimiz bir sanatçısınız, barışmayı düşünür müsünüz?" diye sorduğumda; "Siz hayatınızı altüst eden birisiyle barışır mıydınız?" diyerek soruma soruyla yanıt vermişti.
Yaptığım röportajlarda bu barışmanın mümkün olamayacağını malesef hissettim. Umarım zaman beni haksız çıkarır, barışırlar...
Hafta Sonu - (Hürriyet Arşivi)
Nitekim Neşe Karaböcek bir başka röportajda; "Kendi yaptığım bir şeyden dolayı pişmanlığım yok ama bana yaşatılanlar var. O tatsız yaşanmışlığı herkes biliyor. Gülden ile 44 yıldır konuşmuyoruz. Benden hiç af dilemedi. Bana pişmanlıktan bahseden de maalesef olmadı. Annemin cenazesinde karşılaştık. Hiçbir şey olmamış gibi bir iki şey konuştuk. Sonra ayrıldık. Zaten cenazede ne konuşulur ki? Affetmek Allah’a mahsus ama benim içim kaldırmıyor. Yüzüne bile bakamıyorum, bakmam.” yanıtını veriyor.
Akşam gazetesine yaptığımız söyleşide de "Gülden'e doğumundan itibaren ben baktım, ablalığın en kralını yaptım. Ama bana yaşatılan o tatsızlıklar var..." diyerek affetmenin mümkün olamayacağının sinyallerini vermişti...
Gülden Karaböcek', Posta gazetesinden Oya Çınar'a verdiği röportajda ise, "Suçlular af diler. Benim af dileyecek birşeyim yok" açıklamasıyla kendisini suçlu görmediğini belirtiyor.
Gülden Karaböcek'in Dobro Dobra programında Şenay Düdek ve Cenk Eren'e yaptığı açıklamaları da es geçmemek gerek. Gülden Karaböcek o programda; silah zoruyla bestelerinin haklarını verdiğini belirterek, ayrıldığı ilk eşi Atilla Alpsakarya'yı suçluyor.
Atilla Alpsakarya - Neşe Karaböcek
Posta gazetesinden Oya Çınar'ın "Ablanız, eski eşi Atilla Alpsakarya ile daha sonra sizin evlenmenizle ilgili,“Gülden benden hiç af dilemedi” diyerek sitem etti, sorusuna Gülden Hanım; "Dilemedim. Çünkü suçlular af diler. Ben suçlu değilim. Niye af dileyeyim? Kendisi benim suçlu olmadığımı çok iyi biliyor aslında. Ama nedense halkımıza bunu farklı yansıtmayı tercih etti. Ona da eyvallah! O tercihine de bir şey demeyeceğim." yanıtını veriyor.
Gülden Karaböcek, röportajında, ablasının kendisini fettan bir kadın olarak göstererek sahnelerde yeni bir 'Karaböcek' istemediğini, soyadını kullanamaması için yaşı küçük olduğundan dolayı Anne ve Babasını mahkemeye verdiğini söylemişti. Gülden Karaböcek, ablası Neşe Karaböcek ile evliyken eniştesi ile aşk yaşamadığını belirterek, şartların kendisini evliliğe zorladığını ifade etmişti.
Yine Dobra Dobra programında ablası Neşe Karaböcek'in ilişkisinin bittiğini o zamanlar isminin Niyet filminde birlikte rol aldıkları Salih Güney ile anıldığını belirterek, dönemin gazetelerinde bu iddiaların yayınlandığı söyleyerek "Zaten onların aşkı bitmişti" diyerek Neşe-Alpsakarya ayrılık planları yaptıkları iddia edilmişti. 'Ben istesemde, konuştuklarım medya da yer almıyordu... Ablam beni Anne ve Babama kötü gösterdi... Evden kovuldum.. İçeri girmek istediğimde giremiyordum.. Bakırköy de Cem Karaca'nın evine sığındım" şeklinde bir açıklama yapıyor...
Neşe Karaböcek, eski konuların yeni nesillere taşınmasından oldukça rahatsız. Her iki sanatçı da maneviyatı yüksek kişiler...Umarım barışırlar, temennim bu. Sonuçta ölümlü dünya da yaşıyoruz, bugün varız, yarın yokuz... Her halde her ikiside yaşadıkları dramın böyle olmasını istemezlerdi.
Demet Akalın'ın, Gülden Karaböcek'in görüntülerinin gündem olmasının ardından "Tüm eniştecilerin sonu böyle olsa da izlesek" yorumu çok abes. Zira geçmişte neler yaşanmış insanların ruh hâli nasıl bilmeden atıp tutması yakışıksız... 'Tüm enişteciler' derken kimi kastetti? Acaba Nazan Öncel'i de mi?
Olcay Ünal Sert'in 2010 yılında ki Milliyet gazetesinde yayınlanan röportajından:
ACININ ADI AŞK OLSA GEREK
“Aşk acı veren bir şey” dediniz...
Aşk acı verir. Çünkü hiçbir aşk uzun sürmez. Etrafımda da gördüğüm kadarıyla aşk uzun sürmüyor! Acının adı aşk olsa gerek. Ben öyle yorumluyorum. Gerçek aşk var mı? O da belli değil! Çünkü birbirini deliler gibi seven iki insan, deliler gibi kavga eden, birbirinden nefret eden insanlar haline gelebiliyor. Aşk bu mudur? Aşk konusu kolay anlatılabilecek bir şey değil. Aşk üç harften oluşuyor. Çok kısa bir adı var ama anlatması uzun süren, nice gönülleri fethetmiş, taht kurmuş, Kıyamete kadar da nesilden nesile devam edecek kuvvetli bir duygudur.
Aşk acısı çektiniz mi?
Aşk acısı... Her şey tamam güzel başlıyor da, sonraki sıkıntılar, huzursuzluklar, eskisi gibi olmayışı belki de duyguların. Yani hep karşı taraftan. Ben karşı taraftan diyorum, belki o da bizden için ‘karşı taraf’ diye düşünüyor! Bir huzursuzluk başlıyor; tadı, sihiri bozuluyor. Acaba beraber bir araya gelince mi bitiyor her şey. Her şey özlem duyarken mi güzel? Kavuşamazken mi güzel de bunun adı aşk oluyor. Kavuştuktan sonra mı sihir bozuluyor?
Yaşanırken iyi de bitince kötü oluyor.
Bir de özlem duyarken güzel belki de. Aşk kuvvetli bir bağlılık duygusudur. Görmeyi, bir arada olmayı istemek, gezmek tozmak, birlikte olmak paylaşmak her şeyi. O duygusallık bir araya geldikten sonra bitiyor gibime geliyor. Daha doğrusu erkek için bitiyor.
OLCAY ÜNAL SERT - MAGAZİNSORTİE.COM
Yorumlar (0)