Böbrekte, sebebine bakılmaksızın 3 aydan daha fazla süren fonksiyon kaybı yaşanması kronik böbrek yetmezliği olarak tanımlanıyor. Türkiye’de her 20 yetişkinden 1’inin kronik böbrek hastası olduğu biliniyor. Kadınlarda erkeklere oranla daha fazla görülen bu hastalığa yakalanma riski ileri yaşla birlikte belirgin ölçüde artıyor. Sigara kullanımı, diyabet ve hipertansiyon, böbrek taşı varlığı ve aile öyküsü gibi risk faktörlerine bağlı olarak gelişebilen kronik böbrek hastalığı erken evrelerinde çok fazla belirti vermediğinden sinsi bir hastalık olarak niteleniyor. Kişide böbrek hastalığını düşündürecek işaretlerin başında ise sık idrara çıkma, idrarda kan, köpüklü idrar, ayakta ve ayak bileklerinde şişlik, yorgunluk ve uykusuzluk geliyor. Memorial Ankara Hastanesi Nefroloji Bölümü’nden Prof. Dr. İhsan Ergün, ihmal edildiğinde böbrek kaybına kadar gidebilecek olan kronik böbrek yetmezliği hastalığı ve dikkat edilmesi gerekenler hakkında bilgi verdi.
Pek çok kişi böbrek hastası olduğunun farkında değil
Sessiz ve derinden ilerleyen, son evrelere kadar neredeyse hiç belirti vermeyen ya da belirtileri başka hastalıklarla karıştırılan kronik böbrek yetmezliği tedavi edilmezse hastalar için diyalize ve böbrek nakline kadar uzanan ciddi bir tablo ortaya çıkabilir. Çoğu yetişkin, böbrek hastası olduğunu bilmeden hayatına devam ederken, bu sinsi hastalık her geçen gün biraz daha ilerlemektedir. Bu tür bir durumda kalmamak için 60 yaş üstü kişilerin, ailesinde böbrek yetmezliği öyküsü olanların, tansiyon ve şeker hastalarının mutlaka yıllık kontrollerini yaptırmaları tavsiye edilmektedir.
Bu belirtiler varsa mutlaka bir uzmana başvurun
Hastalığın kesin tanısı tıbbi tetkiklerde konulsa da, kişide kronik böbrek yetmezliğini düşündürecek bazı belirtilerden söz edilebilir:
Böbreklerde oluşan hasar düzeltilemiyor ancak hastalık yavaşlatılabiliyor
Tedavinin ilk aşaması proteinden ve tuzdan kısıtlı diyete uyulması ile başlamaktadır. Böbreklere binen yükü azaltmak ve böbrek hasarını önlemek için düşük proteinli ve az tuzlu beslenmenin çok etkili olduğu bilinmektedir. Diyabetik hastada hedef kan şekeri düzeylerine ulaşılması, hipertansif hastada ise etkin kan basıncı kontrolü sağlanması tedavideki temel ilkeler olarak öne çıkmaktadır. Tüm bunlarla birlikte sağlık kontrollerini aksatmamak ve uzman hekimin tavsiyelerine uymak da hastalığın bir sonraki evreye geçişini yavaşlatabilmekte hatta bazen durdurmaktadır. Ayrıca sürekli gözetim altında olmak kronik böbrek hastalığı evreleri ilerledikçe gelişen anemi (kansızlık), kemik mineral metabolizma bozuklukları, dislipidemi ve kardiyovasküler hastalıkların da erken tanı ve tedavisine olanak sağlamaktadır.
Son evre böbrek yetmezliğinde tek seçenek nakil
Zaman içinde kronik böbrek yetmezliğinin ileri evrelerinde böbrekte işlev kaybı oluşmakta ve bu tablo da kişiyi organ nakline götürebilmektedir. Eğer tüm değerlendirmeler sonucu böbrek nakli açısından uygunluğu tespit edilir ve dördüncü dereceye kadar akrabaları arasından uyumlu bir canlı verici çıkarsa tedavide nakil sürecine geçilmektedir. Bir yakını olmayanlar ise kadavradan nakil için organ bekleme listesine dahil edilir. Böbrek nakli sonrası kişi sağlıklı bir yaşama kavuşabilmektedir.
Yorumlar (0)